-
1 ön
ön1. adj und subst Raum m ( oder Platz m, Zeit f) davor; Vorder-; Vorderseite f; Vor-, vorläufig; Zeit bevorstehend, kommend;ön cam AUTO Windschutzscheibe f;ön tekerlek Vorderrad n;kağıdın önü Vorderseite f des Bogens;-in önünü kesmek jemandem den Weg abschneiden; Wasser eindämmen;önüne bakmak sich genieren;önüne gelen jede(r) beliebige;öne almak den Vorrang geben D, voranstellen;öne düşmek, -in önüne düşmek jemandem vorangehen; an die Spitze treten;-i öne sürmek v/t betonen, erklären; meinen; vorschlagen; Meinung vorbringen, unterbreiten;(-in) önü sıra (gleich) vor D her2. adv: önde vor; vorn; voran;önde gitmek vorangehen;öndeki vorangehend;önden von vorn;önden yürümek (anderen) voranmarschieren3. postp: önüne vor A;önünde vor D;-in önüne koymak jemandem etwas vorsetzen, auftischen;-in önüne geçmek verhindern A; jemandem den Weg versperren;önünden (vorn) an … vorbei;kapının önüne gelmiştik wir waren (bis) vor die Tür gekommen;pencerenin önünde kim var? wer steht vor dem Fenster?;bu evin önünden geçerdik an diesem Haus gingen wir gewöhnlich vorbei; → önümüzdeki
См. также в других словарях:
önüne gelen — karşısına çıkan, olur olmaz (kimse) Önüne gelene derdini anlatıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne bakmak — utanmak, utancından cevap vermemek Yeni gelen, birkaç dakika sustuktan, önüne baktıktan sonra birdenbire söylenmeye başladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolon — 1. is., anat., Fr. côlon Kalın bağırsağın gödenden önceki bölümü 2. is., mim., Fr. colonne 1) Sütun Mermer kolonları, eski heykelleri önüne gelen alıp gitmişti. N. Cumalı 2) Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
niyet — is., Ar. niyyet 1) Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı. H. Taner 2) Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası 3) din b. Namaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Nureddin Pasha — This article is about an Ottoman army officer. For an Ottoman grand vizier, see Abdurrahman Nureddin Pasha. Nureddin İbrahim (Konyar) 1309 (1893) P. 31 Miralay Nureddin Bey … Wikipedia
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük